Sezaryen Migreni Tetikliyor
Nöral terapi uzun süredir migren ağrısı çekenlerin hayatlarını değiştiriyor.
Her beş kadından birinin korkulu rüyası migren, ‘nöral terapi’ yöntemiyle tedavi ediliyor. Bu yöntem, vücudun sinir ağında oluşan hasarı iyileştiriyor. Nöral terapiyi Dr. Emel Gökmen’le konuştuk.
Türkiye nöral terapi kavramıyla yeni tanışıyor. Yöntemin Türkiye’deki ilk uygulayıcılarından Dr. Emel Gökmen, bu doğal tedavi yönteminin Türkiye’de yaygınlaşmasını sağlayan isimlerin başında geliyor. Dr. Emel Gökmen, nöral terapiyle Alman Hastanesi nöroloji departmanında görev aldığı dönemde migren ağrılarına çözüm ararken tanışmış ve bu yolla kendini tedavi etmiş. Nöral terapiyle uzun yıllardır uyguladığı tedavi yaklaşımlarından farklı bir bakış yakaladığını söyleyen Dr. Gökmen için bu tanışma aynı zamanda meslek hayatında da bir dönüm noktası olmuş. 2004′te hastane çalışmasını sonlandırarak muayenehanesinde spesifik ağrı tedavisi alanında çalışmaya başlayan Dr. Gökmen’e çeşitli şikayetlerle gelen hastalar var. Ancak ‘tedavisi olmayan’ bir hastalık olarak bilinen migren hastaları, gelenlerin büyük kısmını oluşturuyor. Dr. Emel Gökmen’le tedavinin detaylarını ve özellikle migrenli hastalar üzerindeki etkilerini konuştuk.
Öncelikle nöral terapi nedir,ençok hangi hastalıklar üzerinde etkili?
Yurtdışında 1926′dan beri uygulanan nöral terapi,sinir sistemi üzerine yapılan bir tedavidir ama ilaç tedavisi değildir. Biyo-fiziksel tıp,yani vücudun iletişimini,network alanını düzenleyen tıp olarak tanımlayabiliriz.Tedavi daha çok cilde yapılan iğnelerle sağlanıyor.İğnelerin içinde ‘procain’ve ‘lidokain’lokal anestezikleri kullanılıyor.Bu anesteziklerin amacı bölgeyi uyuşturmak değil tam tersine uyarıp düzeltmek, iğneleri cilde yaptığınız anda oluşturduğunuz uyarı, vücudun sinir ağında oluşan hasarı tedavi ediyor. Enerji yükseltici bir etkiden faydalanıyoruz. Aylarca süren bir tedavi değil.Kullanılan lokal anestezikler de çok kısa etkili olduğu hiçbir yan etkisi yok.Vücudumuzun neresinde bir hastalık varsa oranın sinir sisteminde de hasar vardır. Nöral terapi,şikayetin kaynağını aradığı için bu rahatsızlık iletişim ağında problemin olduğu yerde olmayabilir. Önemli olan sinir sistemi içindeki o kaynağı bulup düzeltmek.Bu anlamda hemen her hastalığa etkisi var.Migren,kulak çınlaması,fıtık,bel ağrısı,eklem kireçlenmesi,romatizma gibi rahatsızlılarda,özellikle ilaçtan fayda sağlanamadığı durumlarda çok etkili.
Size migren şikayetiyle başvuran pek çok hasta var,nöral terapi migrene nasıl etki ediyor?
Migren tedavi edilebilir bir hastalıktır oysa hastalara genelde,migrenle yaşamayı öğrenmeleri gerektiği söylenir.Migren,aslında sinir sisteminin çalışmasının aksamasıdır,ilaçlarla sadece sıklığı azaltılabilir veya yaşam kalitesi artırılabilir.Migreni yaşamından tümüyle çıkartmak isteyenler nöral terapiye başvuruyor.Bu tedaviyle migrenin kaynağı ortaya koyulabiliyor ve düzenlenebiliyor,kaynak düzelince de migren ağrılarının ortaya çıkması engelleniyor.Çünkü havadan strese,açlıktan adet dönemine kadar pek çok unsur migreni tetikleyen faktörlerdir.Bu faktörlerden kaçınmak imkansız olmasına rağmen ağrılar yok edilebiliyor.
Tedavi İçin Migrenin Kaynağına İnmek Gereklidir
Migrenin sebebini klasik tıp da bilmiyor değilmi?
Evet,bilmiyoruz.Hem hekimlik hemde nöroloji hekimliği yaptığım uzun yıllar boyunca kendi migrenim dahil olmak üzere migrenin nedenini ve kaynağını bilmiyordum.Zaten kullanılan tedaviler de migrenin kaynağına yönelik değil,daha çok sara,tansiyon ve depresyon ilaçları…Ağrıyı engellemek içinse ağrı kesiciler ve migrene özel ilaçlar verilir.Ancak nöral terapi eğitimi aldığımızda migrenin kaynağının beyinde olmadığını görüyoruz.Kaynak,vücuttaki sinir sistemindeki hasardan geliyor.Migrenin kaynağının altında yatan da hayatımız boyunca vücudumuzu etkileyen hastalık,ameliyat gibi hasarların sinir sistemimizde oluşturduğu kopukluklardır
Size migren şikayetiyle başvuranlar en çok hangi yaş gurubundan?
Türkiye’de 10 milyonun üzerinde insan başağrısı ve migren benzeri ağrılar çekiyor.Bana genelde gençler ve orta yaşlılar geliyor ama çocuklar da var.Çocuklarda birkaç seansta geçebiliyor çünkü vücut kendini çok çabuk yenileyebiliyor.Erişkinlerde iyileşme ortalama 10 seans sürüyor.Migren hastalarımın büyük çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor.
Kadınlarda migren görülme sıklığı neden bu kadar fazla?
Aslında genç yaşlara kadar migren kadın ve erkekte eşittir. Ama erişkin yaşla birlikte kadınlarda görülme sıklığı çok artıyor. Bunda aktif cinsel hayatın büyük rolü var. Kadın, sezeryan oluyor, kürtaj oluyor, sprial taktırıyor yani rahme müdahele eddiliyor. Sinir sistemimizdeki tüm bozulmalar dışardan gelen müdahalelerle oluyor. Orası da çok hassas bir bölge olduğu için sinir sistemine hasar veriyor. Migren tedavisi yaptığım kadınlarda ciddi hormonel bozukluklarla da karşılaşıyorum. Zaten hem hormonel bozukluğa hem de migrene sebep olanlar aynı nedenler. Vücuttaki bozukluk aynı zamanda adet düzensizliğini, erken menopoza yatkınlığı ve ciddi hormon bozukluklarını da beraberinde getirebiliyor.
Sezaryen bu kadar ciddi sıkıntılara yol açabiliyormu?
Ülkemizde çok fazla uygulanıyor ve kadınlara kolay yol gibi sunuluyor.Oysa her 100 doğumdan 4′ünde gerçekten gerekli. Sezaryen ameliyatı sonrası ağrıları,ciddi romatizmal hastalıkları ortaya çıkan ama bu bağlantıyı bilmediği için büyük sıkıntılar çekerek bebeğine bakamayacak duruma gelebilen hastalar bile var. Sinir sisteminde oluşan bir hasar birçok hastalığın ortaya çıkmasına altyapısını hazırlayabilir, migren de bunlardan biri.
AKŞAM GAZETESİ, 21 MART 2009